20 Mayıs 2013 Pazartesi

BUZ DAĞI ERİDİ, ŞİMDİ ÇAMUR OKYANUSUNDAYIZ...

Hohlaya hohlaya nefesimizle buz dağını erittik. Şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor. Demişti üstad Necip Fazıl merhum... Çamur tsunamileri vuruyor kıyılarımıza, riyakarlığın alıp başını gittiği, tesettürsüzlük rezaletinin ise anlatılmaz hale geldiği tarihlerdeyiz. İnanmıyoruz. İnanmıyorum. Üstad Necip Fazıl gibi yürekli insanların varlığına inanmıyorum. Onlardan sonra ortaya çıkan sözde islami yazarların sadece (bir kaçı hariç) para için yazmadıklarına inanmıyorum. Kendi ailelerine tam manasıyla yazdıklarını anlatabildiklerine, onlara öğretebildiklerine, uygulatabildiklerine inanmıyorum. Şal üstü güneş gözlüğü takıntılı ablaların, örtüsüyle süslenen insanların kahrolsun israil hezeyanlarına inanamıyorum. Amerikaya karşıyım diye Mc donalds, Burger king, KFC'den çıkmayan yavşaklara inanmıyorum. (yavşak bit yavrusudur ve bu tiplerden daha çok insanlığa hakkı vardır). Namaz kıldırma memurlarının ve diyanetin dindar yetiştireceklerine, dini anlatacaklarına inanmıyorum. Siyasette kemalizm'in yıkılmasına inanan ama icra makamında olmasına rağmen adım atmayan siyasetçiye inanmıyorum. Cemaatinin menfaati uğruna kuru kalabalık yapan, keyfiyet değil kemmiyet hesabı yapan yani Çin kadar kalabalık olalım diye çırpınan ve bu kuru kalabalığı övgü sebebi sayan cemaatzadelere inanmıyorum. Kanallarında Ulu önder diye haykıran ama lafa gelince en büyük Müslüman olan basına inanmıyorum. Boş camileri cuma hınca hınç doldurup kuran-ı kerimi tozlanan bazende beş vakit camiden çıkmayıp mazlumu unutan softa tiplere inanmıyorum. Davanın hakiki sahiplerini görmeyip en iyi reklam yapana kendini kurban edene, La ilahe ilallah çizgisinde birleşemeyene, evladını şehit olsun diye yetiştirmeyene, evinde sözü geçmeyene, boş beleş yaşayana Müslüman gibi ulvi isimle hitap edilmesine inanmakta güçlük yaşıyorum. 
    75 milyon değil 75 milyar da olsa milyonlarca mazlumun ölmesini seyreden kuru kalabalığa cehennemde başarılar diliyorum. O ses Türkiye'de hiç mazlum sesi duymayan sağırlara yeni sesler diliyorum. Survivor'da hayatta kalmaya çalışan Suriyeli bebekleri görmeyenlere yeni görülecek şeyler diliyorum. Her hafta 10-15 dizi ortalamasından aşağıya düşmeyen insanlara her gün ölenlerden ibret almaları için vicdan diliyorum. Kızı sokakta erkek avına çıkmış giyinip gezerken kendini adam zanneden babaya haya diliyorum. Büyük büyük laflar edip kızları tavlama derdinde olan Müslümanzadelere at gözlüğü diliyorum. Peygamber'in yolunda toz olma edebiyatı yapıpta ümmeti olma şerefini taşıyamayan kuru beden, çürük kalp ve solmuş beyinlere can diliyorum.
     Velhasıl kelam hepimize ALLAH'tan rahmet kalanlarımıza bizden alınacak ibretler diliyorum. Öldük ama farkında değiliz. Bunu fark etmeyi diliyorum. Bu sözleri başta kendime sonra da benim üstünde duran ve hayatın merkezi olarak kendisini gören yalnız ve güzel Müslüman ahalisine gönderiyorum... İyi ölümler 

10 Mayıs 2013 Cuma

MİRZABEYOĞLU ÇIĞIRTKANLIĞI...

Mirzabeyoğlu. Davayı heba eden adam. Yargılandığı dava hatalarla mı dolu? yoksa değil mi? Orası başka bir mevzu ama heba ettiği dava üstad Necip Fazıl merhumun 40 yıl hapishanelerde sürüne sürüne ortaya çıkarttığı büyük fikir ve çile idealini bitme noktasına getirdi. Çevrenizde o kadar üstad okuyan insan var. Onlara sorun. Bir kitabında bile şu isim benim veliahtımdır diyor mu? diyorsa ben gidip elini öpeceğim. Kendi evladı bile bir çok şeyi kenara çekilmiş izliyorken birileri ortaya çıkıyor ve diyor ki bu davanın vekaleti bende. Sözle olmasa bile hal ve gidişat ile bunu gösteriyor. Üstad bir kişinin bile burnunu kanamasına izin vermemiş ve hep demiştir ki biz kanunların sınırlarını zorlayacağız. Kanunları çiğneyeceğiz dememiştir. Hayattayken onlarca kez ihanete uğradı. Ve bu ihanetler öldükten sonra da devam etti. Mirzabeyoğlu çığırtkanlığı yapanlar davanın aslını büyük doğuyu bilmez. Üstad'ın da en fazla çilesini okumuş kuru mütefekkir taklitleridir. Mirzabeyoğlu haksız yere hapiste ise ALLAH ona sabır ve bir an evvel kurtuluş nasip etsin. Ama bu kutlu davaya verdiği zarardan dolayı da ALLAH onu affetsin...Vesselam

7 Mart 2013 Perşembe

BU MİLLİYETÇİLİK AYAKLAR ALTINDA EZİLİR...

   Hangi milliyetçilik ayaklar altında ezilir anlatayım. Aslında o adına milliyetçilik denilen ve aslında içinde daha iğrenç olaylar barındıran olayı size yaşadıklarımla anlatayım. Aslında size ben eski bir faşist olarak sesleniyorum. Ne Kürt ne ermeni nede gayri Türk herhangi bir çocuğa bile tahaamül edemeyecek kadar aşırıya kaçmış ve Nihal Atsız denilen köpeğin kuyruğuna takılmış bir teneke iken rabbimin rahmetiyle kurtulmuş bir günahkar olarak size sesleneceğim.
    Hani çevrenizde Türk milliyetçisiyim diye gezen tipler vardır ya. Bunların milliyetçilik olarak adlandırdıkları ve aslında içi türlü iğrençliklerle dolu olaylar vardır.  En basitinden bunlar der ki "En iyi Kürt ölü Kürt" bakınız ne kadar milliyetçi bunlar.  Kendi milleti dışındaki için en iyi temennisi ölüm. Bu bahsedilen millette Müslüman.  Ayrıca birine görgüsüz demek için "KRO" kelimesini kullanır. Bu sözden kasıt Kürtlerdir. Hatta ismi lazım değil beyni de yerinde olmayan bir şarkıcı müsvettesi bir gün sahneden tempo tutmayan seyirciye  "Siz dağdan mı geldiniz? Diyarbakır'dan mı geldiniz" diye seslenip sözüm ona milliyetçiliğin zirvesinde gezen bir insandı.  Bunlar farklı bir örnek. Askerde olduğum bir zaman başımızdaki komutanlardan birisi "Bakın dikkatli olun bu dışardaki O.Ç. larına güven olmaz" diyerek içimizdeki Kürtlerin yüzüne baka baka bu lafı edebiliyordu. Ayrıca çok çok milliyetçi ve namuslu geçinen namusun kelime manasını hiç taşımayan batıdan doğuya askere gitmiş adam orada milletin karısına kızına yan gözle de değil dik dik gözleriyle soyarak taciz etmekte ve lafa gelince bu batıda kendi memleketinde bir Kürt tarafından yapılsa bunu en adi namussuzluk olarak adlandırmakta hatta linç etmek için milleti galeyana getirmekte hiç bir mahsur görmeyecektir. Bir kaç yıl evvel  Bursaspor Diyarbakırspor maçında Bursaspor tribünlerinde Diyarbakırspor'lu futbolcular için "PKK  dışarı sloganları atıldı.   Bütün şehri bir örgüte mal etmek. Bütün milleti terörist olarak görmek mantığıydı. Aynısı batıda tüm Müslümanlar için yapılmakta hiç bir farkı yok. Müslüman kötü, kaba, geri ve terörist olarak görülmekte. Son olarak size en yakınlarımdan birisinin yaptığı hayvanlığı aktarmak isterim. Bir gün tvde haberlerde Van'da bir aileye tecavüz edilip öldürüldükleri haberi verilir. 6 kişilik ailede 9 ila 14 yaşları arasında 3 kız çocuğu da vardır. Büyük Türk milliyetçisi geçinen mahlukattan yorum "İyi olmuş 3-5 pislik temizlenmiş" bu sözden sonra kanım çekilmiş ve diyecek söz bulamamıştım. Taktir sizin
    İşte bizde Türk milliyetçiliği diye adlandırılan ve anlaşılan budur. Kürtlerin ise buna mukabil bir çok haksız oldukları noktalar vardır. Kendilerinin yaşadıkları sıkıntıların bir çoğu tüm ülkenin doğusunda yaşanmaktaydı. Bir çok zulümü karadenizde yaşamıştı.  Ama bu onlara Kürt milliyetçiliği yapan hatta faşistme koşan PKK'ya gönüllü yada gönülsüz destek verme hakkı tanımaz. Ben namaza gitmek için nöbetimi bir kürde teslim ederdim askerde. Ben korkak Kürt tanımadım. Gerçekten korkmadan hareket edecek Kürtlerin de PKK'ya nefes aldırmayacağını bilmekteyim.
   Bizim çıkış noktamızın cennete gitmemiz için şart koşulan birbirimizi sevmekten geçtiğini bilmekteyim. Benim gözümde Ata Sudanlı Musa gibi kahraman Osmanlıdır.  Mehmet Akif gibi Arnavut Osmanlıdır. Sokullu gibi Devşirme Osmanlıdır. Fatih gibi Yavuz gibi Abdülhamit han gibi Türk Osmanlıdır. Ve Şarkın en sevgili sultanı Selahaddin gibi Müslüman Kürt veyahut Arap hiç fark etmez Müslüman adamdır... Vesselam

13 Şubat 2013 Çarşamba

SİZ GELDİNİZ DİYE KAYBETTİK

         Siz geldiniz diye kaybettik biz hürriyetimizi. Başımıza diktiniz putlarınızı sonra da dediniz ki o yasak bu yasak o gitti bu geldi. Sizin yüzünüzden. Dediniz ki İslam eskidi tozlandı atalım yerine putlara tapalım. Dediniz ki fes, sarık, baş örtüsü bizi geriye götürecek, onun yerine bitli yahudinin şapkası gelecek. Dediniz ki Kuran eskimiş onu da atalım çöpe onun yerine gelecek daha yenisi... Dediniz ki kabeyi de verin araba bize yetecek Çankaya... Dediniz ki iffetli hanımlar bize yaraşmaz. Bizim kadınları sürmeliyiz mal olarak Avrupaya. Ölçümüz takvimimiz hiç bir şekilde uymaz bu yapıya. En iyisi kul olmak dediniz Avrupaya. Laiklik diye uyduruktan bir sistem getirdiniz üzerine ezan'ı bile ziyan ettiniz. Hac yasak, içki, kumar, fuhuş serbest, kafir hür, Müslüman derdest.
       Siz geldiniz diye asıldı nice Müslüman. Siz geldiniz diye size mi tabii olacak zaman. Müslümanlardır firavunu da nemrudu da sırp'ı yunanı moskofu da yıkan.Başa gerçimişler yılan soyundan bir sahte kahraman. Her köşe başında putlarıyla nam salan. Sonra nice söz varsa çalıp yapıştırmışlar alnına birde korumuşlar kanunla. ALLAH diyeni atmışlar içeri. ALLAH ile yanıyor Müslümanın ciğeri. Görmez duymaz ne kafir ne münafık bu zalim tipler. Onlarda gider ALLAH onlara KAHHAR adıyla tecelli eder. Velhasıl kelam. Siz geldiniz diye biz kaybettik tüm kıymetlerimizi. Siz gidiyorsunuz şimdi yine kazanacağız bi iznillah kaybettiklerimizi...

5 Ekim 2012 Cuma

BAŞIBOŞ

BAŞIBOŞ
Vatanımda sular akar, başıboş;
Herkes, birbirini kakar, başıboş.
Bozkırlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.
Yanmaz da yürekler, güneşe atsan;
Bir kibrit, bir orman yakar, başıboş.
Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.
Yirmi dokuz harflik sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.
Allah'ım sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş...
1964

ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK

CAMİ ÖKÜZLERİ

          Evet tabir ağır olabilir ama tamda buna denk geliyor bu durum. Onlar cami öküzleri. Yıllardır karşılaşırdım ama bu son durum beni iyice çileden çıkartı. Cami adabından ve namaza saygıdan bihaber adı Müslüman ama Müslümanlık edasından doğu ve batı kadar uzak tipler camiyi rezil etmek hususunda son derece iyiler. Bir kafire desen ki gel İslam'ı rezil et bu kadar yapamaz. Bu denli sinirlenmemin sebeplerini kısaca anlatayım...

          Cami içinde büyük boşluklar var. Ama bazı öküzler milletin yolunun üzerine namaza durmaktalar. Gözler deseniz zaten gelen geçene bakmakta namazda değil sanki parkta oturmakta. Namazdan gafil, camiden gafil cami adabından bin kat daha gafil tipler. Resmen mide bulandırıcı bir sahne. Nizam yok intizam yok. Saf olmayı bile beceremiyoruz o camilerde hayatta olamamamız gayet doğal.  İkinci tip öküzler var ki namaz kılanın önünden paldır küldür geçer, En sevgili resul'ün (sav)'in  namaz kılanın önünden geçmenin vebalini aktaran hadis-i şerif şöyledir. Ebû Cüheym Abdullah İbni Hâris İbni Sımme el-Ensârî radıyallahu anh' den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Namaz kılmakta olanın önünden geçen kimse ne kadar günah işlediğini bilmiş olsaydı, kırk şu kadar zaman yerinde durması onun için daha hayırlı olurdu" Hadisin ravisi der ki: Kırk gün mü, kırk ay mı, kırk yıl mı dedi bilmiyorum



Hem onlara yazık hem yazık ettikleri edebe yazık edebin olmadığı yerde dinin yerinde de yeller esiyor. Evet artık cami edebimizi de cami öküzlerine kaptırdık... Yazık


11 Ağustos 2012 Cumartesi

BEN TRABZONSPOR'UM

“Ben Trabzonspor’um”
Aksal YAVUZ
Mutfakta bulaşık yıkayan anne, salonda gazete okuyan evin reisi babaya seslendi:
- Çocukların giymeye bir şeyleri kalmadı, hiç değilse ayakkabı alalım efendi.
-İdare etsinler, yaz geldi.
-Ama baba!
-Para yok oğlum. Bak havalar ısınmaya başladı. Biraz daha zaman geçsin ona göre alırız.
Bulunduğu yerden ok gibi fırlayan küçük Trabzonsporlu, babasının yanağına iki yandan öpücükler kondurur:
-Canın sağ olsun babacığım…
***
Aradan bir ay geçti.
-Hatun..!
-Efendim bey…
-Yarın arkadaşlarla Ankara’ya Hacettepe-Trabzonspor maçına gitmeyi düşünüyoruz.
-Nee? Delirme! Çocuklara bir şey almaya sıra gelince paramız yok dersin. İstanbul’dan kalkıp, ta Ankaralara maça mı gideceksin?
-He ya… Trabzonspor dört haftadır kazanamıyor. Belki uğurlu gelirim. Böyle günler yanında olmak lazım takımın.
-Delilik seninki. Paran yok yemeye, bilmem neyle gidersin…
Okşanmak isteyen kedi sessizliğinde babasının yanına yaklaşan çocuk:
-Nereye baba?
-Ankara’ya maça gitmek istiyorum ama… Sizin ayakkabı paranız yola gidecek.
Çocuk ellerini babasının boynuna dolar:
-Helal be baba! Git… Git… Trabzonspor’a uğurlu gelirsin belki. Ben yalınayak gezmeye razıyım.
Yeter ki Trabzonspor kazansın…
***
Aile içerisinde yaşananları telefonda bana anlatan bir tanıdığım, olayı bu şekil özetledi. Ben de sizlerle paylaşmak istedim.
***
( Trabzonspor’u Ankara’da yalnız bırakmayan Trabzonsporlular, ‘Alanzinho şov’ izlediler. Trabzonspor, Ankara’dan aldığı üç puanla kendine geldi. Çocuklarına ayakkabı almaya parası olmayan, bu olumsuzluğa rağmen Trabzonspor’u Ankara’da yalnız bırakmayan baba, arkadaşlarıyla güle oynaya döndüler İstanbul’a)
***
Kim olduğunu öğrenemediğim bir Trabzonsporlu, ailenin evine maçtan bir gün sonra kocaman bir koli gönderir. Kolide iki çift ayakkabı ve iki adet Trabzonspor forması vardı. Koliyi büyük bir heyecanla açan Trabzonsporlu aile, formaların birine iliştirilen kâğıdı okuduklarında şaşırırlar:
-Merhaba küçük Trabzonsporlu! Kardeşinle sana gönderdiğim hediyeyi lütfen kabul et. Koca yazı çorapla geçirmene gönlüm razı gelmedi. Beni merak ettiğini biliyorum “BEN TRABZONSPOR’UM!” Yeniden görüşmek üzere, (şimdilik) hoşça kal kuzum…
***
Yıllardır şampiyonluk aşkıyla yanıp tutuşan-hakkı yenen milyonlarca Trabzonsporlunun yüzü suyu hürmetine iki kelam etmeyen, Trabzonspor’u haklı olduğu davada yalnız bırakan yalancı Trabzonsporlulara ithaf olunur!




ALINTIDIR.