Bu ne sis midir şehrimi kuşatan,
Bizi ben sen ben diye öznelere ayıran.
Aynı cümle içinde bile var olamadık,
Aynı gök yüzünde duman gibi dolaşamadık.
Sen benim kelepçem oldun,
Ben senin idam sehpan.
Ben sana kıymışken kırmışlar kalemimizi,
Silmeye çalışırken kum tanesi gözlerini,
Kibrit çöpü oldun yakıyorsun dünyayı,
Kalem misin yazıyorsun son mısrayı.
27 Ocak 2012 Cuma
MAHKEME
Mahkeme kurdum sensiz yıllar için,
Yüreğim dolmuş o yıllar için kin.
En ağır hükümler için kırdım kalemi,
Dinmiyor nefretim. Yıllar ölmeliydi.
Bir yılı yolladım ateşten dar ağacına,
Boynunda hüküm güneşe karşı sallanmakta,
Sensiz bıraktı diye beni o mel'un,
Gece misali tarihe gömülsün.
Bir yılın vurdum boynunu,
Kan doldurdum dipsiz kuyusunu.
Ateşe verdim bir başka yılı daha,
Ölüm kustum her dakikasına her anına.
Sensiz son yıla kırık kalemi verdim.
Bu hikayeyi bu sayfada bitirdim.
Yüreğim dolmuş o yıllar için kin.
En ağır hükümler için kırdım kalemi,
Dinmiyor nefretim. Yıllar ölmeliydi.
Bir yılı yolladım ateşten dar ağacına,
Boynunda hüküm güneşe karşı sallanmakta,
Sensiz bıraktı diye beni o mel'un,
Gece misali tarihe gömülsün.
Bir yılın vurdum boynunu,
Kan doldurdum dipsiz kuyusunu.
Ateşe verdim bir başka yılı daha,
Ölüm kustum her dakikasına her anına.
Sensiz son yıla kırık kalemi verdim.
Bu hikayeyi bu sayfada bitirdim.
26 Ocak 2012 Perşembe
ZARAR VERİYORSAN ÇEKİL HAYATTAN
Zarar verdiğini anlar insan. Karşısındakinin yüz ifadesine bile yansır. Seni görünce o insan yüzü ekşir. Selamın bile etki etmez artık. Ondan bir tebessüm almak mümkün olmaz. Seni gördüğünde odalar değişir bir anda. Senle aynı mekanda bulunmak bile ızdıraptır ona... Hayatın her köşesinde aynıdır.. İş aile ve hatta sülale... Arkadaş hatta dost. Zarar verdiğiniz anda çekilmelisiniz. Çekilmeyi bilmelisiniz... Üstad Necip Fazıl Kısakürek merhumun dediği gibi. "Dünyada bir kuru başınız var, onuda nereye olsa götürürsünüz." Alın götürün o başı... Siz olmadan güzelleşecekse o yer. Çekin gidin... Demekki ateş olmuşsunuz da düşmüşsünüz bir yerleri yakıyorsunuz... Alın ateşinizi de gidin... İsyanda etseniz uzağa gidin. Sevinçten uçsanızda uzağa gidin.Harab olmuştur aslında çevreniz sayenizde. Kırıp döktüğünüz dünyaların can kırıklarıdır ayaklarınıza batanlar. O yüzden canınız yanıyordur. Bunu hissedebiliyorsanız kaybolun...Doğumunuz bir anadan da olsa siz yalnız doğdunuz... Ebu zer taklidi yapın... Yalnız yaşayın... Gerekirse yalnız ölün... Cesedinizin nasibi varsa kabrini bulur... Bir parça kuru ekmek bir yudum suyunuz olsun. Ama zaraınızın dokunduğu tek kişi olmasın çevrenizde... Yoksa hergün nefes alamaz hale gelirsiniz. Beliniz bükülür... Ve işte o zaman kabre bile sığmazsınız... Düşün zarar verdiğin kaç kişi var. Ve telafi edebiliyorsan o zararı telafi et ve hayatında hiç var olmamış gibi davran. Çekil... Ana, baba, kardeş, eş, dost, akraba, arkadaş fark etmez... Çekil... Çünkü sen artık o hayatın ortağı değil birnevi işgalcisi konumundasın...
21 Ocak 2012 Cumartesi
KÜL RENGİ HAYAL
Kül rengi bulutlarımla gül rengi kalbine,
Uğramak isterim sonu gelmez gecelerde.
Yolsuz köyler gibi varsın ama ulaşamam,
Bir adım ötedesin uzansam da dokunamam.
Köklerini kaybetmiş ağaç oldum sen yokken,
Sen yoksun ya ben açık tüm dünya tokken.
Güneşe tapmak mı ? haşa yaratılmışa tapamam.
Denizlere dökülürüm de sana akamam.
Küs mü yoksa yıldızların bana?
Göz kırpmıyorlar yalnız kalan dünyama.
Kesilmiş bileklerimden sen akıyorken.
Şifa olsan da damarlarıma girsen.
Uğramak isterim sonu gelmez gecelerde.
Yolsuz köyler gibi varsın ama ulaşamam,
Bir adım ötedesin uzansam da dokunamam.
Köklerini kaybetmiş ağaç oldum sen yokken,
Sen yoksun ya ben açık tüm dünya tokken.
Güneşe tapmak mı ? haşa yaratılmışa tapamam.
Denizlere dökülürüm de sana akamam.
Küs mü yoksa yıldızların bana?
Göz kırpmıyorlar yalnız kalan dünyama.
Kesilmiş bileklerimden sen akıyorken.
Şifa olsan da damarlarıma girsen.
GİTME VAKTİ
GİTME
VAKTİ
Ne sen
kal de,
Ne de
ben gözlerine bakayım.
Kal
dersin diye.
Ben
yaşamayayım.
Sende
içinde öldür beni,
Yeni
hayatı yaşa diye.
Bağları
kopart at,
Bir kuru
çukura göm.
Hatıraları
da üç kuruşa sat.
Gitme
vakti geldi.
Şimdi
unut beni.
Ve
kapat o boş defteri.
SON SALTANATIM
SON
SALTANATIM
Yaş
otuz beş dedi Cahit Sıtkı abim.
Ona
göre yolun yarısıymış,
Ben nereden bileyim bana göre,
Her gün
, sondan bir önceki gündür,
Bitecek
bu bekleyiş biliyorum,
Geleceksiniz
önüme dizileceksiniz,
Başrolde
ben olacağım ve,
Hayatımın
filmini oynayacağım,
Beni
seven , sevmeyen,
Tanıyan
tanımayan izleyecek ,
O
harabe hayatımı ,
O kadar
beğeneceksiniz ki ,
Omuzlara
alacaksınız beni,
Önümde
ayakta bekledikten,
Ve beni
selamladıktan sonra,
Arkamdan
ne iyi adamdı diyecek,
Üç beş
dost ve saltanatım
Son
bulacak , beyaz perdede yazacak,
Her
nefis gibi oda ölümü tattı,
Ölümlüydü
, faniydi şimdi ise ,
Gerçeğe
sonsuza doğru gitti.
Size
göz yaşlarınızı ben vereceğim.
Siz
adımı unutmadan.
TARİH
TARİH
Gözlerinde
yitik bir medeniyetin izlerini görüyorum.
Mağrur
ve yorgun olmasına rağmen yokluğunu izliyorum.
Ne
kadar acı varsa içinde barındırıyor saklıyor,
Biraz
kül , biraz ateş , bir damla gözyaşıyla yoğruluyor.
Tarihi
savaş , kıyım , felaket, dolu mağrur medeniyet,
Biraz
daha baksan belki bulunur mutluluk belki selamet.
Böyle
bir tarihi ne neron yazdı , ne Napolyon,
Bu
tarih insanlığa ve yaşama bile hazırlar son.
Kaldıramaz bu yükü kaf dağından gelen anka,
Kitaplar
yazamaz bu tarihi , bütün kalemler yansa,
Ne
sevgi karşılar bu yükü , ne nefret ne aşk,
Ne
cennet paklar bu ruhu ne cehennem eyler pak,
Kurtuluş
için mücadele eden bu ordunun neferi,
Son
bayrak ile sarmış bu cansız ruhsuz bedeni,
Sevinmeyecek
kadar uzak nefret edilmeyecek kadar yakın,
Bu
böyle sürmez ya kutuplara ya ateşe atın.
Ne kays
gelse artık çöl aşılır , ne Ferhat ile dağ,
Kader
değil bu ören , sanki örümcek örmüş ağ,
Ne uzak
ülkelerde adımızı unutabilirler,
Nede
yanı başımızda selamımızı alabilirler.
Bu
yorgunluğun ismi de yok , yurduda artık,
Mücadeleyi
bile biz geçmişte size bıraktık.
KELEBEK
KELEBEK
Karanlığı
yırtarım toz kanatlarımla,
İnsanlığı
taşırım ufacık ağzımda,
Körlük
aleminin ben , tek göreniyim.
Işığın
hamalı , sonsuzluk fatihiyim.
Bir
kanat çırpmam semayı sallar ,
Beni
takip edene kurtuluş bu yollar.
Bedenim
küçük ruhum sığmaz tenime,
Bir söz
kadar büyüğüm sizin gözünüzde.
Kimsecikler
beni güçlü bilmezken ,
Bendim
hayber de kapıları deviren,
Küfür
kadar ağır , iman kadar hafifim.
Size
benzemeyen ama sizlerden biriyim.
Zaman
yolcusu yorgun bir mahlukat,
En
büyüklerin sonuncusu bir hayvanat,
Yaratılmadığım
tek an yok,
Yaratıcıya dokunmadığım zaman yok
CENDERE
CENDERE
İstanbul
için artık rahmet vakti,
Benim için ise geldi şiir vakti,
Benim için ise geldi şiir vakti,
Boynumdaki
iple düştüm bir cendereye,
Götürecekler
beni meçhule , bilmem nereye.
Kaf
dağını yüklediler sırtıma yüküm ağır,
Seslendim
dünyaya , yari yardıma çağır,
Sağıma
dönsem uçurum , soluma dönsem uçurum.
Ben
nerede başladım , nerede son bulurum.
Bir
ölüme gebeyim, bir yaşama,
Bir
karanlığa karşıyım , bir zamana.
Yalan
olan benim , ben değil yalancı,
Safi
yalanın doğum anındaki sancı,
İstanbul
yağmuru bekliyor , ben bilmem neyi,
Başımı
alacak celladı , başıma inecek cendereyi,
Herkeste
hesap emeklilik ve yaşlılık ,
Bende hesap
kitap dipsiz bir yalnızlık.
YALAN
YALAN
İstemek
gerekmiş oysa , yaşamı yaşamayı,
Bilmeyen
, görmeyen , düşünmeyenlerin yalanı.
Sahici
beldeye yolculuğu her gören gafil,
Kaçamaz
bu sondan , kaçsa da il il,
Bilmezler
tüm acının sonu o kapı,
Hiçbiri
yuva olmaz , yuvadır o yapı,
Bir
mustatil içinden çıkan olmaz,
Kimisi
kaçmak ister , kimine nasip olmaz.
Mümin
için kurtuluş , kafir için son ,
Sonların
başında bir anka gibi can.
Hayat
gömleği arkadan yırtılmış ki,
Bilsin
herkes burada gerçek zalimi,
Düşsen
de sonu gelmez bir yola,
Sabreyle
bir çarpı sonsuz bu kapıda,
Vakit
tamam artık ayrılık için,
Vedaya mahal yok , doğdun veda için.
ATEŞ ÖTESİ ATEŞ
ATEŞ
ÖTESİ ATEŞ
Bir
divaneyim ateş tarlasında yürüyen,
Ayaklarını
yalanan o azabı nimet bilen,
Yürüsün
bedenime en yakıcı dipsiz ateş,
Beni
benzerlerimden alsın kalmasın bana eş.
Güneşler
yazsın adımı semaya i ben uluyum,
Öyle
bir insanım ki en büyük olanın kuluyum.
Damarlarımda
ateşten nehir akmakta,
Beni
kurtaracak son işte yaklaşmakta,
Ben bu
alemde sultanım , elime su dökülmez,
Bir
yere gideceğim ki oraya su asla ulaşmaz,
Benden
ayrılana derin gam , keder düşer,
Beni
büyük bilen benim gittiğim yere gider.
Kapımda
köpek olun ki sizi yücelteyim.
Benden
medet umum ki sizi ateşe götüreyim.
Arayın
benden alasını bulamayacaksınız,
Beni
bulmak için ateşe bakacaksınız.
Çalgılar
çalsın , beni eğlendirsin her şey,
Bana
yalanı süslesin ateşten olan şey,
Uğurlamaya
kimse gelmemiş beni hayret,
Demek
yaşanan hata imiş şimdi veda et.
İNSANLIK ÖLMÜŞ
İNSANLIK
ÖLMÜŞ
Cenazedeydim.
İnsanlık ölmüş , defnettik.
Meğerse
asırlar olmuş öleli göremedik.
Bir
arşınlık derin çukur açıp köhne
insanlığı,
Yerleştirdik
kabrine , diliyoruz başsağlığı,
Kimsecikler
yoktu cenazede , herkes kayıp,
Bir ben
, bir imam , bir güvercin ayıp ayıp,
Artık
ağlayın boynu bükük yetimler,
Size
artık kim acısın küçük öksüzler,
Artık
sokak çocukları soğukta üşüyecek,
Kar
yağarken onları kimse sevmeyecek,
Dağ
başında doğurmak için yol arayan kadını,
Kimse
taşımaz , kimse acımaz , yormaz sırtını,
Yeni
açan laleleri , gülleri kim korusun,
İnsanlık
ölmüş birisi bir fatiha okusun.
Kimsesiz
köşelerde boşuna ağlayacaksınız,
O kalbi
merhametle dolduran gitti yalnızsınız.
Zalim
sizleri kırbaç altında asırlarca inletir.
Haykırsanız
semaya yardıma kim gelir.
Vah
garibim , vah yavrum , evladım diyen insan,
Gitti
bu nidaları duymak için boşa beklemeyin.
Ne bir
ağıt , ne bir üzüntü duyacaksınız,
Siz
ölseniz mezara bile konmayacaksınız.
Beklemeyin
ardınızdan dua edecek olanı,
İnsanlık
ölmüş kim tutar bu zamanı,
Borçlu
fakir kardeşim medet umma artık,
Ebu
Bekir kalplileri biz Medine de bıraktık.
Düşen
dost kaldıracak kimse yok mu ?
O zaman
geliyor kurt giymiş kuzu postu,
Hata
galiba bizde teki tek bilip tapmadık,
Yalnız
onu sevip ona sadık kul olamadık,
Bu yol
bizi uçuruma sürüklüyor görmüyoruz,
Bu
hayat bizi rezil ediyor nasıl yaşıyoruz.
Ne
gökten bekle fayda , ne yerden bitti.
İnsanlık
seninle öldü , kulluğun sonu geldi.
Bir
fatihalık adam olamadın , yazık ettin,
Kendine
böyle kıymakla ne yaptığını zannetin.
Yiğidim
, aslanım , koçum boş ver bunları,
Sen al
bir bidon suyu sula şu yeni mezarı,
Ölen
geri gelmez , bekle belki yeni doğum,
Oda
olmazsa anlaşılmıştır ki geldi sonum.
Uzatmamak
iktiza eder ölünün ardından,
Artık
kapandı kabir , son yazıyor bu sayfadan,
Sizde
hakkınızı helal edin bu yaralı yiğide,
Bak oda
bu ölümden sonra muhtaç namerde.
YARA
YARA
İçim
acıyor , sizde beni anlamadınız.
Kapıyı
kapatıp bana söz hakkı tanımadınız,
Kanayan
yaramı göre göre kör vicdanınız,
Hiç
sızlamadan hayatınıza devam ettiniz.
Ben
ailemden aldığım yarayı sizinle sarıyordum.
Yatarken
de , kalkarken de , sizi hayırla anıyordum.
Kalemimle
hepsize güzel şeyler yazıyordum.
Gün
oluyor sizin için gülüyor sizin için ağlıyordum.
Sizlerle
açtım yepyeni bir çığır , yeni çağlar.
Bu
gönlüm ne siz olmadan güler nede ağlar,
Size ne
dost , ne arkadaş der dilim, kardeş der.
Ve sizi
düşler bu kuru beynim sizi düşler.
Hiç
gocunmadım bana sırt çevirdiniz.
Beni
mahkemede yargılayıp astınız.
Bir
kaleme adımı yazıp , onu kırdınız.
Ne acı
ki siz beni yalnız bıraktınız.
Uğrunuzda
, yolunuzda , yolumuzda olmak,
Ne
güzel şey kardeş bilmek ve tatmak,
Heyhat
ki anlamadan zan denen şeye kapılmak,
Ne kötü
dostsuz , arkadaşsız , kardeşsiz kalmak.
Yılları
yığmışım , hiç ehemniyeti olur mu ?
O
yılların yüz katı feda olsun , olur mu ?
Sizin
selamınız artık yok , siz olmadan olur mu ?
Ben
sizden uzaktayım , unutmayın olur mu ?
Yaramın
derinine bakmayın kanar durur,
Kim
açtı onu , siz ona bakın içim yanar,
Ne
hakaretiniz , ne övgünüz kar eder,
Verdiniz
ya hükmü bu bana azap eder.
Ben
yoruldum dostlar , yola çıkış vakti,
Ateşi
yakın artık siz yanacaksınız şimdi,
Ben
size sonsuza dek yuva ederim içimi,
Boş
verin yahu adım neydi bu adam kimdi.
Unutun
bundan sonra geri gelmem.
Kapıma
gelseniz de size asla dönmem,
Kitabım
yazılır ama sizi yazamam,
Siz
benden uzaksınız ben sizden uzağım.
GAFİL
GAFİL
Ben
bataklıkta sinek , pislik içinde böcek,
Cürmümle
kapkara olmuş yüzle nasıl gelecek.
Umudumu
yitirsem müflislerden olsam,
Açar
mısın yeni kapı , tüm kapılardan dönsem.
Hayat
boyu hiç gelmesem , açmasam elimi,
Yine mi
kabul ediyorsun , dönsem geri.
Tam
çukura düşüş iken , dönse bütün eller geriye,
Uzanıyor
mu ellerin üstünde olan ellerin elime.
Dilim
safi yalan , safi küfürde dönmez,
Bir tek
kelime etsem azap bana değmez.
Senden
değil , senden başka her şeyden dileniyorum,
Sen
bunu bilerek affediyorsun, ben yine yapıyorum.
Senin
lanetline ben bend olmuşum hep,
Sen
diyorsun sadece tövbe et bana tap,
Kül
olmak ve kul olmak ikisi de aynı çizgide,
Birisi
köprü geçirir birisi gönderir ta dibe,
Bir kez
sadece bir kez oda son nefeste olsa,
Şahitlik
etsem varlının ve birliğine kafi felaha,
Sen sen
sen , tek ve en büyük olan
Benim
gibi gafili bile kurtarıcı yaradan.
BEYAZ GÖMLEK
BEYAZ GÖMLEK
Giyeyim beyaz gömleğimi ,
Sabah tan ağarmadan ,
Senden gelen mektubu okuyayım.
Gözlerim ağır ve yaşlı kalmadan,
Bir yalan yazmış ol ,
Beni unuttuğuna dair bir yalan,
Hiç sevmediğine , özlemediğine,
Ve beni görmek istemediğine dair,
Koca bir yalan.
Buna sende inan , beni de inandır.
Öldükten sonra da yalanı sürdür,
Ağlayacaksan uzakta ağla ,
Mezarımda da görmeyeyim seni,
Ne olmuş yani biraz sonra,
Kilidi gardiyan açacaksa ,
Cellat ipi boğazıma geçirecekse,
Bir ses idam fermanımı okuyacaksa,
Ne olmuş bir daha ,
Sabah olmayacaksa...
Giyeyim beyaz gömleğimi ,
Sabah tan ağarmadan ,
Senden gelen mektubu okuyayım.
Gözlerim ağır ve yaşlı kalmadan,
Bir yalan yazmış ol ,
Beni unuttuğuna dair bir yalan,
Hiç sevmediğine , özlemediğine,
Ve beni görmek istemediğine dair,
Koca bir yalan.
Buna sende inan , beni de inandır.
Öldükten sonra da yalanı sürdür,
Ağlayacaksan uzakta ağla ,
Mezarımda da görmeyeyim seni,
Ne olmuş yani biraz sonra,
Kilidi gardiyan açacaksa ,
Cellat ipi boğazıma geçirecekse,
Bir ses idam fermanımı okuyacaksa,
Ne olmuş bir daha ,
Sabah olmayacaksa...
PARÇALANDIM
PARÇALANDM
Parçalandım…
Bir kül bulutuyla dünyaya yayıldım.
İnsanlığın olmadığı adalara,
Yanıma aldığım üç şey ise,
Sensizlik , sensizlik sensizlik...
Kafi benim için ,
Ötesi lüzumsuz...
Yalnızlıktan mı öleceğim... Asla,
Yaşarım görürüm... Ne var yani
Hiç olmazsa adam gibi ölürüm.
Kimsenin iğrenç riyakarlığını görmeden,
Bir kuytuda çürür bedenim,
Siz dokunmayın da ,
Bu bana yeter...
Çünkü ben sizden
sizde benden uzaksınız...
Bir kül bulutuyla dünyaya yayıldım.
İnsanlığın olmadığı adalara,
Yanıma aldığım üç şey ise,
Sensizlik , sensizlik sensizlik...
Kafi benim için ,
Ötesi lüzumsuz...
Yalnızlıktan mı öleceğim... Asla,
Yaşarım görürüm... Ne var yani
Hiç olmazsa adam gibi ölürüm.
Kimsenin iğrenç riyakarlığını görmeden,
Bir kuytuda çürür bedenim,
Siz dokunmayın da ,
Bu bana yeter...
Çünkü ben sizden
sizde benden uzaksınız...
SESSİZ DÜŞÜŞ
SESSİZ DÜŞÜŞ
Sessizce düşeceksin,
Seni bir tek ben kaldıracağım.
Yüzüme bakmaya cesaretin yok.
Ben bir buket gül ile sana onu vereceğim.
Yıllar geçti evet görüşmeyeli,
Belki on , belki yirmi,
Hatırlamak için zorlama kendini ,
Yalnız sana verdiğim sözü hatırla,
O gün uykulu gözlerle,
Terk ettiğinde beni söyledim ya,
Seni aşk mahzeninde ,
tozlar arasında bekliyorum.
Bak işte bu beyazlar saçlarıma ,
O mahzenden bulaştı , yoksa ben,
Yaşlanmış değilim , asla,
Bana bakma , ben gidiyorum.
Kaldırdım ya seni yerden,
Şimdi gidiyorum.
Yıllar evvel senin yaptığından,
Daha acılı bir buruklukla ,
Kapıları çarpmadan ,
Hala nefes alırken gidiyorum.
Sessizce düşeceksin,
Seni bir tek ben kaldıracağım.
Yüzüme bakmaya cesaretin yok.
Ben bir buket gül ile sana onu vereceğim.
Yıllar geçti evet görüşmeyeli,
Belki on , belki yirmi,
Hatırlamak için zorlama kendini ,
Yalnız sana verdiğim sözü hatırla,
O gün uykulu gözlerle,
Terk ettiğinde beni söyledim ya,
Seni aşk mahzeninde ,
tozlar arasında bekliyorum.
Bak işte bu beyazlar saçlarıma ,
O mahzenden bulaştı , yoksa ben,
Yaşlanmış değilim , asla,
Bana bakma , ben gidiyorum.
Kaldırdım ya seni yerden,
Şimdi gidiyorum.
Yıllar evvel senin yaptığından,
Daha acılı bir buruklukla ,
Kapıları çarpmadan ,
Hala nefes alırken gidiyorum.
63 Alemlerin sultanına naçizane hediyemdir..
63
Sen daha yoktun , onun yanındaydın alem senindi.
Filin üzerine yağan taş değil , rabbin sana sevgisiydi.
Ne doğun ki sanki alem bir kelebekten doğuyordu.
Putlar yüz üstü , bin yıllık ateşi tek nefeste sustu.
Doğar doğmaz secdeye kapandı. Alem nura gark,
Geceler artık hükümsüz , başladı sonu gelmez tek.
Yahudi ahalide başladı ciğer yakan acı bir telaş,
Şarkı sallayan , peygamberlik gitti diyen haykırış.
Onu alan süt ana rahmete , berekete doydu.
Yaratılış sebebi sultan-ı nebi sebeb-i rahmet oydu.
Başında taç olma sevdalısı o ulu bulut,
Ve kalbi şak edildi, şeytan nasibi unut.
Yetim doğmuştu , şimdi de oldu sahipsiz öksüz,
Rab istedi kalmasın kul hakkı biz onu koruruz.
Onu koruyan bir tek dede ve amcası vardı.
Kimse bilmese de tüm meleklerin gözü ondaydı.
Koca kervan Şam civarına varıyor.
Rahip bahiyra nur kaynağını görüyor.
Bu evladı iyi saklayın yahudiler duymasın.
Onu korur Allah ona şerli el ulaşmasın.
Büyük ve temiz hatice eyledi teklif ne mutlu,
Yolladı haberi , alır mı beni , iki cihan nur doldu.
Koca siyah taş cennetten inmiş dünyaya,
Ve o mübarek eller koydu onu yuvasına.
Yıllar yılı gidip gelinen vahdet evi o yüce dağ,
Canlı cansız tüm alem bekliyor hele ki o dağ.
Bir anda zaman durdu ve haykırdı ikra,
Resul söyledi ama ben bilmem okuma.
Sıktı ve bıraktı resulü cibril yine haşyetle tekrarladı.
Yaratan rabbin adıyla oku , o seni kan pırtısından yarattı.
Eve dönüşte dağ taş resule selam vermekte,
Korkulu gözlerle o çevresini izlemekte.
Hane halkına emreyledi , örtünüz beni ,
Hatice-tül kübra , müjde müjde sana dedi.
İlk iman heykeli o kutlu yüce kadın.
Ve ebu bekir yıkılmaz imanlı insan.
Kapıları omuzlayan hayber fatihi , büyük kişi,
İman eden çocuk ilim beldesinin kapısı ali.
Bir fısıltı , bir samyeli ile yayıldı davet.
Hak geldi , zail oldu batıl , bizlere selamet.
Adalet burcu hattab oğlu ömer artık müslüman,
Haykıdrı kabede müslümanım var mı itirazı olan.
Kureyşliler geldi söylediler geç davandan ol reisimiz, sultanımız.
Resul söyledi bir elime ayı bir elime güneşi verseniz istemez.
Emir geldi habeş iline hicret vakti geldi çattı.
Adaletli necaşi islam ve müminleri kucakladı.
O gece önce varıldı mescid-i aksaya ,
Burak ile yükseldi kat kat arş-ı alaya.
Her katta bir peygamber aldı selamını,
Kıldırdı onlara alemin en güzel namazını.
Ve gelindi o safhaya , bir adım ötesi yakıcı aşk.
Cibril söyledi burası sidret-ül münteha ötesi yok.
Duyulunca olay müşrikler hemen inkar etti hemen etti alay.
Söylediler sıddık-ı ekbere , o söylediyse doğru ,ona kolay.
Ve geldi emir istikamet şehr-i nebeviye,
Ali yatakta ölüm tercih yaşam yerine.
Bir mağara adı sevr , sığındı resul oraya,
Örümce ördü ağ , kuşlar kurdu yuva.
Sıddık-ı ekber kapadı delikleri o rahat uyusun,
Ve aldı sırrı ulaşılmaz yüce başın kapısının.
Bedir , aleme vahdet sancağı o ulu yer,
Oraya ayak basan müslüman daha ne diler.
Yıllar sonrası sevilen ve seven uhud saklıyor onu,
Saklıyor içinde peygamber amcası kesilmiş burnu,
Savunuldu kazılıp da hendekler Medine de,
Savuşturuldu bir rüzgarla düşman hak ile.
Hayber yahudi ili , sığınmışlar sur ardına,
Sancak alide , zafer onda , dağ dayanmaz ona.
Varıldı doğduğu şehre , düştü şehir dilediler aman,
O aşıktı Medineye üzülmeden ensar döndü hemen.
Seferden dönerken at üstünde Ashab-ı güzine buyurdu.
Bu küçük cihaddı, asıl büyük kendi başımıza yapılıyordu.
O isteyince ay ikiye ayrılır su akar parmaklardan,
O istesin gökyüzü iner ayak altına , melekler iner arştan.
Çevresi saf saf sahabe , aslan yeleli altın yürekliler,
Gözleri hep önde hiç dik bakmaya cesaret edemediler.
Ehl-i beytin anası zarif , ince fatıma,
Güzellik ve müminlik timsali aile ana.
Hasan ve hüseyin resulün iki nurdan gülü,
Şehitlerin başı , cennet gençleri aşk sümbülü.
Sordular aişe anamıza resulün ahlakı nasıl anlatırsınız,
Bildirdi onun ahlakı kur'an siz hiç kuran okumaz mısınız.
Vakit geldi çattı, veda haccı için,
Binlerce sahabe ağladı için için.
Nice seferler yapıldı , rahmet dağıldı çöle,
Nur indi bir kere sonu gelmez geceye.
Ona sunulan nice saltanatı geri tepti,
O dünyayı değil ebediyeti seçti.
Çevresi doldu nur heykeli yiğit arslan,
Ebu bekir ,ömer, osman, ali onlarda insan.
Vaad edildi ümmete kisra sarayı , konstantiniye,
O yattı hasırda , başı gece secdede gönlü rabbiyle.
Kimi vakit oldu açlıktan başladı karnına taş.
Ne vakit dünya için kızdı , ne de döktü yaş.
Ağzından dökülen sadece haktır hak oldu.
Onla olmak iman , onsuz olan helak oldu.
Şefkat , rikkat , hayada en önde giderdi.
Varını yoğunu müminlere sadaka ederdi.
Nice resul gönderildi şu aleme lakin hepsi mahalli,
Yalnız o bu cihana rahmet ve merhametti içindi.
Tevrat , zebur , ve incil hep ondan bahsettiler,
Yahudi , nasrani biç bir vakit onu idrak edemediler.
Onun şeytanı bile imana geldi , ne ala , ne ala,
Bazı insanlar onu yalanladı , onlar hayvandan aşağıda.
Ne anmaktan yoruldu , ne anlatmaktan ashab-ı güzini,
O işte bizlerin ve her şeyin güzel yaratılış sebebi.
Gözünde dünya sadece bir toz zerresi kadar ,
Onun için Allah var ötesi için ne kar ne zarar.
Gün geldi sordular ona , ölüm mü , yaşam mı ?
Buyurdu ki görevimi tamamladım dönüş zamanı.
Vakit yaklaşın da nur kızı göz yaşına boğuldu.
Bana ilk sen ulaşacaksın deyince mutluluktan uçtu.
Son nefesi verince şeytanın sesi geldi.
Onu yıkamayın o temizdir diye nida etti.
Akabinde cibril hak olan adına dedi yıkayın,
Onu hakkıyla sahibine hazırlayıp yollayın.
Ardından ömer haykırdı , o ölmedi göktedir.
Öldü diyenin keserim kafasını o dönecektir.
Sıddık-ı ekber hiddetle çıktı ve nida etti.
Kim ona tapıyorsa o ölmüştür , o gitti.
Lakin kim Allaha tapıyorsa bilsin,
Allah hayydır , Layemuttur işitilsin.
Ardından sıra ile geldi , ebu bekir , osman , ömer,
Ali ve torunlarıda yanına şehadetle beraber gittiler.
Ayrılalı nice yıl geçti sanmayın, o burada, terk etmedi asla,
Dün bedirde , bu gün Çanakkale’de yarın kevser havuzunda...
Alemlere rahmet efendimizin kutlu doğumuna naçiz hediyemdir....
Sen daha yoktun , onun yanındaydın alem senindi.
Filin üzerine yağan taş değil , rabbin sana sevgisiydi.
Ne doğun ki sanki alem bir kelebekten doğuyordu.
Putlar yüz üstü , bin yıllık ateşi tek nefeste sustu.
Doğar doğmaz secdeye kapandı. Alem nura gark,
Geceler artık hükümsüz , başladı sonu gelmez tek.
Yahudi ahalide başladı ciğer yakan acı bir telaş,
Şarkı sallayan , peygamberlik gitti diyen haykırış.
Onu alan süt ana rahmete , berekete doydu.
Yaratılış sebebi sultan-ı nebi sebeb-i rahmet oydu.
Başında taç olma sevdalısı o ulu bulut,
Ve kalbi şak edildi, şeytan nasibi unut.
Yetim doğmuştu , şimdi de oldu sahipsiz öksüz,
Rab istedi kalmasın kul hakkı biz onu koruruz.
Onu koruyan bir tek dede ve amcası vardı.
Kimse bilmese de tüm meleklerin gözü ondaydı.
Koca kervan Şam civarına varıyor.
Rahip bahiyra nur kaynağını görüyor.
Bu evladı iyi saklayın yahudiler duymasın.
Onu korur Allah ona şerli el ulaşmasın.
Büyük ve temiz hatice eyledi teklif ne mutlu,
Yolladı haberi , alır mı beni , iki cihan nur doldu.
Koca siyah taş cennetten inmiş dünyaya,
Ve o mübarek eller koydu onu yuvasına.
Yıllar yılı gidip gelinen vahdet evi o yüce dağ,
Canlı cansız tüm alem bekliyor hele ki o dağ.
Bir anda zaman durdu ve haykırdı ikra,
Resul söyledi ama ben bilmem okuma.
Sıktı ve bıraktı resulü cibril yine haşyetle tekrarladı.
Yaratan rabbin adıyla oku , o seni kan pırtısından yarattı.
Eve dönüşte dağ taş resule selam vermekte,
Korkulu gözlerle o çevresini izlemekte.
Hane halkına emreyledi , örtünüz beni ,
Hatice-tül kübra , müjde müjde sana dedi.
İlk iman heykeli o kutlu yüce kadın.
Ve ebu bekir yıkılmaz imanlı insan.
Kapıları omuzlayan hayber fatihi , büyük kişi,
İman eden çocuk ilim beldesinin kapısı ali.
Bir fısıltı , bir samyeli ile yayıldı davet.
Hak geldi , zail oldu batıl , bizlere selamet.
Adalet burcu hattab oğlu ömer artık müslüman,
Haykıdrı kabede müslümanım var mı itirazı olan.
Kureyşliler geldi söylediler geç davandan ol reisimiz, sultanımız.
Resul söyledi bir elime ayı bir elime güneşi verseniz istemez.
Emir geldi habeş iline hicret vakti geldi çattı.
Adaletli necaşi islam ve müminleri kucakladı.
O gece önce varıldı mescid-i aksaya ,
Burak ile yükseldi kat kat arş-ı alaya.
Her katta bir peygamber aldı selamını,
Kıldırdı onlara alemin en güzel namazını.
Ve gelindi o safhaya , bir adım ötesi yakıcı aşk.
Cibril söyledi burası sidret-ül münteha ötesi yok.
Duyulunca olay müşrikler hemen inkar etti hemen etti alay.
Söylediler sıddık-ı ekbere , o söylediyse doğru ,ona kolay.
Ve geldi emir istikamet şehr-i nebeviye,
Ali yatakta ölüm tercih yaşam yerine.
Bir mağara adı sevr , sığındı resul oraya,
Örümce ördü ağ , kuşlar kurdu yuva.
Sıddık-ı ekber kapadı delikleri o rahat uyusun,
Ve aldı sırrı ulaşılmaz yüce başın kapısının.
Bedir , aleme vahdet sancağı o ulu yer,
Oraya ayak basan müslüman daha ne diler.
Yıllar sonrası sevilen ve seven uhud saklıyor onu,
Saklıyor içinde peygamber amcası kesilmiş burnu,
Savunuldu kazılıp da hendekler Medine de,
Savuşturuldu bir rüzgarla düşman hak ile.
Hayber yahudi ili , sığınmışlar sur ardına,
Sancak alide , zafer onda , dağ dayanmaz ona.
Varıldı doğduğu şehre , düştü şehir dilediler aman,
O aşıktı Medineye üzülmeden ensar döndü hemen.
Seferden dönerken at üstünde Ashab-ı güzine buyurdu.
Bu küçük cihaddı, asıl büyük kendi başımıza yapılıyordu.
O isteyince ay ikiye ayrılır su akar parmaklardan,
O istesin gökyüzü iner ayak altına , melekler iner arştan.
Çevresi saf saf sahabe , aslan yeleli altın yürekliler,
Gözleri hep önde hiç dik bakmaya cesaret edemediler.
Ehl-i beytin anası zarif , ince fatıma,
Güzellik ve müminlik timsali aile ana.
Hasan ve hüseyin resulün iki nurdan gülü,
Şehitlerin başı , cennet gençleri aşk sümbülü.
Sordular aişe anamıza resulün ahlakı nasıl anlatırsınız,
Bildirdi onun ahlakı kur'an siz hiç kuran okumaz mısınız.
Vakit geldi çattı, veda haccı için,
Binlerce sahabe ağladı için için.
Nice seferler yapıldı , rahmet dağıldı çöle,
Nur indi bir kere sonu gelmez geceye.
Ona sunulan nice saltanatı geri tepti,
O dünyayı değil ebediyeti seçti.
Çevresi doldu nur heykeli yiğit arslan,
Ebu bekir ,ömer, osman, ali onlarda insan.
Vaad edildi ümmete kisra sarayı , konstantiniye,
O yattı hasırda , başı gece secdede gönlü rabbiyle.
Kimi vakit oldu açlıktan başladı karnına taş.
Ne vakit dünya için kızdı , ne de döktü yaş.
Ağzından dökülen sadece haktır hak oldu.
Onla olmak iman , onsuz olan helak oldu.
Şefkat , rikkat , hayada en önde giderdi.
Varını yoğunu müminlere sadaka ederdi.
Nice resul gönderildi şu aleme lakin hepsi mahalli,
Yalnız o bu cihana rahmet ve merhametti içindi.
Tevrat , zebur , ve incil hep ondan bahsettiler,
Yahudi , nasrani biç bir vakit onu idrak edemediler.
Onun şeytanı bile imana geldi , ne ala , ne ala,
Bazı insanlar onu yalanladı , onlar hayvandan aşağıda.
Ne anmaktan yoruldu , ne anlatmaktan ashab-ı güzini,
O işte bizlerin ve her şeyin güzel yaratılış sebebi.
Gözünde dünya sadece bir toz zerresi kadar ,
Onun için Allah var ötesi için ne kar ne zarar.
Gün geldi sordular ona , ölüm mü , yaşam mı ?
Buyurdu ki görevimi tamamladım dönüş zamanı.
Vakit yaklaşın da nur kızı göz yaşına boğuldu.
Bana ilk sen ulaşacaksın deyince mutluluktan uçtu.
Son nefesi verince şeytanın sesi geldi.
Onu yıkamayın o temizdir diye nida etti.
Akabinde cibril hak olan adına dedi yıkayın,
Onu hakkıyla sahibine hazırlayıp yollayın.
Ardından ömer haykırdı , o ölmedi göktedir.
Öldü diyenin keserim kafasını o dönecektir.
Sıddık-ı ekber hiddetle çıktı ve nida etti.
Kim ona tapıyorsa o ölmüştür , o gitti.
Lakin kim Allaha tapıyorsa bilsin,
Allah hayydır , Layemuttur işitilsin.
Ardından sıra ile geldi , ebu bekir , osman , ömer,
Ali ve torunlarıda yanına şehadetle beraber gittiler.
Ayrılalı nice yıl geçti sanmayın, o burada, terk etmedi asla,
Dün bedirde , bu gün Çanakkale’de yarın kevser havuzunda...
Alemlere rahmet efendimizin kutlu doğumuna naçiz hediyemdir....
ÇERNOBİL ÇOCUKLARI
ÇERNOBİL
ÇOCUKLARI
Dünya çernobile gebe iken , ben emekliyordum.
Başımıza kanser yağarken , ben ölümü solumuşum.
Yeşiline hayran olduğum memelekte doğdum ben,
Benim , siz kahkaha atarken ölümü ıslah eden.
Dünya doğumu , ölümü anlamamışken atıldı bomba,
Ben her yeri yeşil görürken dışarıda karardı dünya,
Fuzuli hürmet ve korku duymuşuz bu kara leşe,
Bak sen hele şu kendi ruhunu satan adi kalleşe.
Hayat imtihan dediler , yalanmış bu söz anlaşıldı,
Hayat intihardır , başladıysan muhakkak sönecek ışığı.
Bana öleceksin dediler , güldüm , geçtim , ağladım.
Beni yaşayan zannedenlere başım önde acıyorum.
Bir sen , bir ben ve bir çift kuru karanfil,
Ve bedenimizi yıkayan öksüz mısırlı nil...
Dünya çernobile gebe iken , ben emekliyordum.
Başımıza kanser yağarken , ben ölümü solumuşum.
Yeşiline hayran olduğum memelekte doğdum ben,
Benim , siz kahkaha atarken ölümü ıslah eden.
Dünya doğumu , ölümü anlamamışken atıldı bomba,
Ben her yeri yeşil görürken dışarıda karardı dünya,
Fuzuli hürmet ve korku duymuşuz bu kara leşe,
Bak sen hele şu kendi ruhunu satan adi kalleşe.
Hayat imtihan dediler , yalanmış bu söz anlaşıldı,
Hayat intihardır , başladıysan muhakkak sönecek ışığı.
Bana öleceksin dediler , güldüm , geçtim , ağladım.
Beni yaşayan zannedenlere başım önde acıyorum.
Bir sen , bir ben ve bir çift kuru karanfil,
Ve bedenimizi yıkayan öksüz mısırlı nil...
VASİYET
VASİYET
Sala'mı bir bilal-i habeşi okusun.
Ama kimse göz yaşı dökmesin.
O yaşlara layık olan var olmayan var.
Biliyorum ben o yaşlara layık değilimdir.
Yalnız dua ve kur'an-ı kerim isterim.
Güzel ihlaslı bir sesle okusa imam.
Ve eller kalksa semaya , istense benim için af.
Ve cennet için bir melek gelse ben olmadan küf.
Ya siz dostlarım , olacak mısınız acaba orada ?
Soğukluğu tabutumu yakan musalla başında.
İçinizde ne sözler söylenecek kim bilir?
Kiminiz beni iyi , kiminiz çok kötü bilir.
Kaç kalbi kırdım. Cürmüm arşa ulaşsa.
Bir Allah lafzı kafi , birde mağfiret olsa.
Haklarınız ne olacak peki , helal ettiniz mi ?
Mahşerde yakamda mı olacak dost elleri ?
Hadi benim için son bir iyilik yapın.
Şu namazı kılıp beni kabre bırakın.
Hem siz benden kurtulursunuz son kez,
Bende bu dünya zindanından ilk kez...
Sala'mı bir bilal-i habeşi okusun.
Ama kimse göz yaşı dökmesin.
O yaşlara layık olan var olmayan var.
Biliyorum ben o yaşlara layık değilimdir.
Yalnız dua ve kur'an-ı kerim isterim.
Güzel ihlaslı bir sesle okusa imam.
Ve eller kalksa semaya , istense benim için af.
Ve cennet için bir melek gelse ben olmadan küf.
Ya siz dostlarım , olacak mısınız acaba orada ?
Soğukluğu tabutumu yakan musalla başında.
İçinizde ne sözler söylenecek kim bilir?
Kiminiz beni iyi , kiminiz çok kötü bilir.
Kaç kalbi kırdım. Cürmüm arşa ulaşsa.
Bir Allah lafzı kafi , birde mağfiret olsa.
Haklarınız ne olacak peki , helal ettiniz mi ?
Mahşerde yakamda mı olacak dost elleri ?
Hadi benim için son bir iyilik yapın.
Şu namazı kılıp beni kabre bırakın.
Hem siz benden kurtulursunuz son kez,
Bende bu dünya zindanından ilk kez...
MÜEBBET
MÜEBBET
Düşün ki mahkumsun,
Hem de müebbet.
Birisi hayallerini kelepçelemiş,
Birisi çocukluk balonunu patlatmış,
Evet sende fark etmişsin,
Büyük zulme uğramışsın.
Ve işte ceberut hakim.
Elinde kırık kalem ve seni,
Hayallerinden suçlu bulmuş asacak.
Ve zebellah gibi cellat,
Sanki hatıralarla asacak.
Sabahsız bir gecede,
Yakamozlara düşen iki damla yaşla,
Ay ışığında asacaklar ,
Bu kuru bedeni.
Fakat bende davacıyım.
Hem de divan-ı ilahide,
Haykıracağım yüzlerine,
Bu hayal hırsızlarını ,
Sürün cehenneme diye...
Düşün ki mahkumsun,
Hem de müebbet.
Birisi hayallerini kelepçelemiş,
Birisi çocukluk balonunu patlatmış,
Evet sende fark etmişsin,
Büyük zulme uğramışsın.
Ve işte ceberut hakim.
Elinde kırık kalem ve seni,
Hayallerinden suçlu bulmuş asacak.
Ve zebellah gibi cellat,
Sanki hatıralarla asacak.
Sabahsız bir gecede,
Yakamozlara düşen iki damla yaşla,
Ay ışığında asacaklar ,
Bu kuru bedeni.
Fakat bende davacıyım.
Hem de divan-ı ilahide,
Haykıracağım yüzlerine,
Bu hayal hırsızlarını ,
Sürün cehenneme diye...
SENDE YAŞAMAK
SENDE YAŞAMAK
Sende yaşamak,
Dudaklarından dökülen kelimelerde,
Gözlerinin izlediği damlalarda ,
Ellerinin okşadığı bulutlarda,
Ayaklarının bastığı kumsallarda,
Kaleminin yazdığı harflerde,
Saçlarının uçuşan tellerinde,
Gölgenin gezdiği sokaklarda,
Yüzdüğün denizin dalgalarında,
Gezdiğin ormanın ağaçlarında,
Sevdiğin şarkıların nağmelerinde,
İçtiğin suyun ferahlığında,
Yani gül yüzlüm kısacası,
Ne güzel şeydir , seninle sende yaşamak...
Sende yaşamak,
Dudaklarından dökülen kelimelerde,
Gözlerinin izlediği damlalarda ,
Ellerinin okşadığı bulutlarda,
Ayaklarının bastığı kumsallarda,
Kaleminin yazdığı harflerde,
Saçlarının uçuşan tellerinde,
Gölgenin gezdiği sokaklarda,
Yüzdüğün denizin dalgalarında,
Gezdiğin ormanın ağaçlarında,
Sevdiğin şarkıların nağmelerinde,
İçtiğin suyun ferahlığında,
Yani gül yüzlüm kısacası,
Ne güzel şeydir , seninle sende yaşamak...
KARINCA KATİLİ
KARINCA KATİLİ
Ne çıkar ki kapansam secdeye,
Ağlasam , sel olsa yaşlardan belde,
Basamak basamak çıksam gökyüzüne,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Sıraya dizilse tüm yıldızlar,
Beni sarsa yalan gerçek ışıklar,
Görünse gözüme nurdan melekler,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Kitaplar adımı yazsa , tarihe mal olsam.
Her meydanda dikilse bir heykelim.
Beni kaf dağına götürseler orası olsa evim.
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Tüm insanlar beni sevse , dinlese,
Beni kral , sultan , imparator etse,
Fildişi saraylar ayağıma serilse,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Hasılı ne olursa olsun fark etmez.
Benim ne olduğum konuşmaya değmez.
Sen beni görmezsen , hiçbir şey istemez.
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Ne çıkar ki kapansam secdeye,
Ağlasam , sel olsa yaşlardan belde,
Basamak basamak çıksam gökyüzüne,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Sıraya dizilse tüm yıldızlar,
Beni sarsa yalan gerçek ışıklar,
Görünse gözüme nurdan melekler,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Kitaplar adımı yazsa , tarihe mal olsam.
Her meydanda dikilse bir heykelim.
Beni kaf dağına götürseler orası olsa evim.
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Tüm insanlar beni sevse , dinlese,
Beni kral , sultan , imparator etse,
Fildişi saraylar ayağıma serilse,
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
Hasılı ne olursa olsun fark etmez.
Benim ne olduğum konuşmaya değmez.
Sen beni görmezsen , hiçbir şey istemez.
Ben karınca katili , sen alemlere sultan.
KAPTAN
KAPTAN
Boş şişelere adını yazdım.
Sen beni bıraktığın günden beri,
Artık selamı da bıraktım.
Dostlara vermiyorum onu da.
Çünkü utanıyorum.
Ya seni sorarlarsa diye.
Yan komşumuz kapıma geliyor.
Gözünde buruk bir soru,
Diline varmadan yere düşüyor.
Neyse deyip dönüyor geriye,
Diyemiyor acaba haber var mı diye.
O sormadı ben söylüyorum
Yaktığım son sigara ile
Hüzün denizine açılıyorum.
Bu akşam lodos var bende.
Yer yer sen esiyorsun uzaktan,
Bende dümeni sana kırıyorum.
Ve sonra acı bir çığlıkla uyanıyorum.
Duyuyorum uzaktan o sesi
Hadi gözün aydın bitirdin.
Sonu gelmez geceyi...
Boş şişelere adını yazdım.
Sen beni bıraktığın günden beri,
Artık selamı da bıraktım.
Dostlara vermiyorum onu da.
Çünkü utanıyorum.
Ya seni sorarlarsa diye.
Yan komşumuz kapıma geliyor.
Gözünde buruk bir soru,
Diline varmadan yere düşüyor.
Neyse deyip dönüyor geriye,
Diyemiyor acaba haber var mı diye.
O sormadı ben söylüyorum
Yaktığım son sigara ile
Hüzün denizine açılıyorum.
Bu akşam lodos var bende.
Yer yer sen esiyorsun uzaktan,
Bende dümeni sana kırıyorum.
Ve sonra acı bir çığlıkla uyanıyorum.
Duyuyorum uzaktan o sesi
Hadi gözün aydın bitirdin.
Sonu gelmez geceyi...
BİTSİN
BİTSİN
Bir kibritlik işim var. Yak bitsin.
Bu hayat bana çok , kes bitsin.
Küçüğüm , çaresizim git bitsin.
Bir damla suyum var dök bitsin.
Can çekişen biriyim bas bitsin.
Cennetten kovulmuşum , kov bitsin
Elma kurduyum sende görme bitsin.
Açıkta kalmış cenazeyim göm bitsin.
İdamlık mahkumum hadi as bitsin.
Bir avuç topraklık canım var at bitsin.
Ayaklarımın altından kayıyor arz tut bitsin.
Güneşim kararıyor. Üşüyorum , ört bitsin.
Üç kuruşum var hayat için al harca bitsin.
Nefeslerim sayılı , kalanlar acılı tüket bitsin.
Yanan son mumum var. Üfle söndür bitsin.
Umudum son raddeye vardı. Kır bitsin.
Yazılan son fermanım bas mührü bitsin.
Ve işte son mısralarım oku bitsin...
Bir kibritlik işim var. Yak bitsin.
Bu hayat bana çok , kes bitsin.
Küçüğüm , çaresizim git bitsin.
Bir damla suyum var dök bitsin.
Can çekişen biriyim bas bitsin.
Cennetten kovulmuşum , kov bitsin
Elma kurduyum sende görme bitsin.
Açıkta kalmış cenazeyim göm bitsin.
İdamlık mahkumum hadi as bitsin.
Bir avuç topraklık canım var at bitsin.
Ayaklarımın altından kayıyor arz tut bitsin.
Güneşim kararıyor. Üşüyorum , ört bitsin.
Üç kuruşum var hayat için al harca bitsin.
Nefeslerim sayılı , kalanlar acılı tüket bitsin.
Yanan son mumum var. Üfle söndür bitsin.
Umudum son raddeye vardı. Kır bitsin.
Yazılan son fermanım bas mührü bitsin.
Ve işte son mısralarım oku bitsin...
ÇEYREK
ÇEYREK
Seyrek zaman camii cemaati,
Çeyrek adam , çeyrek iman sahibi,
Ham softa kaba yobazın müridi,
Şeytanın ve yardakçılarının esiri
Seyrek zaman camii cemaati,
Çeyrek adam , çeyrek iman sahibi,
Ham softa kaba yobazın müridi,
Şeytanın ve yardakçılarının esiri
TABUTUM
TABUTUM
Sahici beldeye giden yoldaki yoldaşım,
Mezarıma giden yoldaki taşların dili,
Günahtan taş kesilmiş kuru bedenim.
Beni taşıyan dostlara angarya yük gibi.
Yürü be çamdan yapılmış tabut,
Beni bekliyor münker ve nekir,
Hesap günü öncesi bu tahta at,
Bana azabı haber veriyor .
Şeytanın benle işi bitti artık oda yok,
Ah acı yalnızlık her zerremdesin,
Resuller resulünden umulacak bir şey yok,
Benim gibi mücrimi o neylesin.
Yük oldum size ey dostlar affedin.
Şu çıkurda inecek var ben bittim.
Birazdan başlayacak sorguyu görmeyin,
Siz böcekler ben artık size ziyafetim.
Şefaat her mücrime bir umut olsa da,
Ben bunca yükle ne umayım resulümden,
Onun merhameti benim gibi zalime uğrasa,
Başka ne isterdim o yücelerin efendisinden...
Sahici beldeye giden yoldaki yoldaşım,
Mezarıma giden yoldaki taşların dili,
Günahtan taş kesilmiş kuru bedenim.
Beni taşıyan dostlara angarya yük gibi.
Yürü be çamdan yapılmış tabut,
Beni bekliyor münker ve nekir,
Hesap günü öncesi bu tahta at,
Bana azabı haber veriyor .
Şeytanın benle işi bitti artık oda yok,
Ah acı yalnızlık her zerremdesin,
Resuller resulünden umulacak bir şey yok,
Benim gibi mücrimi o neylesin.
Yük oldum size ey dostlar affedin.
Şu çıkurda inecek var ben bittim.
Birazdan başlayacak sorguyu görmeyin,
Siz böcekler ben artık size ziyafetim.
Şefaat her mücrime bir umut olsa da,
Ben bunca yükle ne umayım resulümden,
Onun merhameti benim gibi zalime uğrasa,
Başka ne isterdim o yücelerin efendisinden...
HÜKÜMSÜZ
HÜKÜMSÜZ
Hayatım hakkında herkes hüküm veriyor.
Ama bilmiyorlar ki hayatım hükümsüzdür.
Kapımda boş bir zarf , imzasızdır.
Ciğerlerim yanıyor , nefessizdir.
Ateşler içinde yanıyorum , dumansızdır.
Kalbim paramparça olmuş , aşksızdır.
Beynimde yüzlerde kıvrım , akılsızdır.
Yaşamaya çalıştığım bu hayat , ruhsuzdur.
Onlarca dostum , düşmanım var, yüzsüzdür.
Sigaram dünyayı ateşe veriyor , nikotinsizdir.
Küfür savuruyorum aleme , ahlaksızdır.
Şeytanla yoldaşlık yapıyorum , yolsuzdur.
Hayatım hakkında herkes hüküm veriyor.
Ama bilmiyorlar ki hayatım hükümsüzdür.
Kapımda boş bir zarf , imzasızdır.
Ciğerlerim yanıyor , nefessizdir.
Ateşler içinde yanıyorum , dumansızdır.
Kalbim paramparça olmuş , aşksızdır.
Beynimde yüzlerde kıvrım , akılsızdır.
Yaşamaya çalıştığım bu hayat , ruhsuzdur.
Onlarca dostum , düşmanım var, yüzsüzdür.
Sigaram dünyayı ateşe veriyor , nikotinsizdir.
Küfür savuruyorum aleme , ahlaksızdır.
Şeytanla yoldaşlık yapıyorum , yolsuzdur.
KUZEY
KUZEY
Evlad , ben kuzeyliyim.
Bu ülkenin kuzeyinden.
İnsanların unuttuğu bir köyden,
Orada evler birbirine uzak,
İnsanlar ise omuz omuzadır.
Ne yolları düzdür , ne bulutları,
Ama insanları vardır. Dümdüz yürekli,
Çok yağmur yağar oraya,
İnsanların hepsi yağmur yürekli.
Orada devlet yoktur. Millet vardır.
Orada para yoktur , aşk vardır.
Hoyrattır memleketimin insanı,
Yüzüne dik bakar insanların,
Ama zannetme ki nefret ile,
Tüm benliğini saran sonsuz aşk ile,
Bilmez benim milletim kin nedir ?
Nefret uğramamıştır gözlerine,
Onlar kuzeyin yalnız ve güzel insanları,
Onlar kuzeyin kalbi kırıkları,
Ve onlar bu ülkenin yalnızları...
Evlad , ben kuzeyliyim.
Bu ülkenin kuzeyinden.
İnsanların unuttuğu bir köyden,
Orada evler birbirine uzak,
İnsanlar ise omuz omuzadır.
Ne yolları düzdür , ne bulutları,
Ama insanları vardır. Dümdüz yürekli,
Çok yağmur yağar oraya,
İnsanların hepsi yağmur yürekli.
Orada devlet yoktur. Millet vardır.
Orada para yoktur , aşk vardır.
Hoyrattır memleketimin insanı,
Yüzüne dik bakar insanların,
Ama zannetme ki nefret ile,
Tüm benliğini saran sonsuz aşk ile,
Bilmez benim milletim kin nedir ?
Nefret uğramamıştır gözlerine,
Onlar kuzeyin yalnız ve güzel insanları,
Onlar kuzeyin kalbi kırıkları,
Ve onlar bu ülkenin yalnızları...
YUSUF-YAKUB-YUNUS
YUSUF - YAKUB -YUNUS
Bilir misin sevgilim , bir yusuf var idi,
Sabrı ile zindan , bahar bahçe olmuştu.
Bir kuyu dibinde , yılanlarla beraber idi,
Koca mısıra sultan , yıldızlara secdegah oldu.
Bilir misin sevgilim , bir yunus var idi,
Şükür nedir , aşk nedir , iman nedir unuttu.
Kuyuları kötü bildi , Cehennemi yuva bildi,
Kendine sapkın bir yol , bil yoldaş tuttu.
Bilir misin sevgilim , bir yakub var idi,
Gözleri yaş ile , gönlü aşk ile doluydu,
her damlası , her hıçkırığı cennet you idi,
Kapanan gözleri , hırka ile nura gark oldu.
Bilir misin sevgilim , bir yunus var idi,
Gözü haramda , yaşsız kupkuru bir çift çukurdu,
Rabbinden bi haber , kendinden bihaberdi,
Kendini uyanık zannederdi , ömrü billah uyudu...
Bilir misin sevgilim , bir yusuf var idi,
Sabrı ile zindan , bahar bahçe olmuştu.
Bir kuyu dibinde , yılanlarla beraber idi,
Koca mısıra sultan , yıldızlara secdegah oldu.
Bilir misin sevgilim , bir yunus var idi,
Şükür nedir , aşk nedir , iman nedir unuttu.
Kuyuları kötü bildi , Cehennemi yuva bildi,
Kendine sapkın bir yol , bil yoldaş tuttu.
Bilir misin sevgilim , bir yakub var idi,
Gözleri yaş ile , gönlü aşk ile doluydu,
her damlası , her hıçkırığı cennet you idi,
Kapanan gözleri , hırka ile nura gark oldu.
Bilir misin sevgilim , bir yunus var idi,
Gözü haramda , yaşsız kupkuru bir çift çukurdu,
Rabbinden bi haber , kendinden bihaberdi,
Kendini uyanık zannederdi , ömrü billah uyudu...
İSTANBUL VE KUDÜS
İSTANBUL VE KUDÜS
Beni sev , istanbul gibi sev,
Süleymaniyedeki ezan gibi,
Eminönün’de balık ekmek gibi,
Üsküdarda kahve gibi,
Beyazıtta güvercin gibi,
Sultan ahmette asalet gibi,
Ayasofyada hüzün gibi,
Yerebatanda su damlası gibi,
Çamlıcada esinti gibi,
Adalarda fayton gibi,
Eyüpte selam gibi,
Karacaahmette ölüm gibi,
Boğazda yaşam gibi sev beni.
Beni sev , Kudüs gibi sev,
Mescid-i aksada secde gibi,
Kubbettüs sahrada miraç gibi,
Kıyamet kilisesinde mum gibi,
Halil-ül rahman kapısı gibi,
Ağlama duvarında göz yaşı gibi,
Handalanın küsmesi gibi,
Selahaddinin fethi gibi,
Ömerin hükmü gibi,
Osmanlının mührü gibi,
Kudüsün taşı gibi ,
Kudüsün ruhu gibi sev beni,
Sev beni çölde kum gibi,
Denizde su gibi,
Havada bulut gibi ,
Kutupta kar gibi,
Dağ başında rüzgar gibi,
Ormanda yeşil gibi,
Ciğerde nefes gibi,
Ölüme koşar gibi,
Aşk ile yaşar gibi sev beni...
Beni sev , istanbul gibi sev,
Süleymaniyedeki ezan gibi,
Eminönün’de balık ekmek gibi,
Üsküdarda kahve gibi,
Beyazıtta güvercin gibi,
Sultan ahmette asalet gibi,
Ayasofyada hüzün gibi,
Yerebatanda su damlası gibi,
Çamlıcada esinti gibi,
Adalarda fayton gibi,
Eyüpte selam gibi,
Karacaahmette ölüm gibi,
Boğazda yaşam gibi sev beni.
Beni sev , Kudüs gibi sev,
Mescid-i aksada secde gibi,
Kubbettüs sahrada miraç gibi,
Kıyamet kilisesinde mum gibi,
Halil-ül rahman kapısı gibi,
Ağlama duvarında göz yaşı gibi,
Handalanın küsmesi gibi,
Selahaddinin fethi gibi,
Ömerin hükmü gibi,
Osmanlının mührü gibi,
Kudüsün taşı gibi ,
Kudüsün ruhu gibi sev beni,
Sev beni çölde kum gibi,
Denizde su gibi,
Havada bulut gibi ,
Kutupta kar gibi,
Dağ başında rüzgar gibi,
Ormanda yeşil gibi,
Ciğerde nefes gibi,
Ölüme koşar gibi,
Aşk ile yaşar gibi sev beni...
NEYİM Kİ
NEYİM Kİ
Ben nuh değilim ki tufanlar benim olsun.
Ben eyyüb değilim ki derin sabrım olsun.
Ben yunus değilim ki balık yuvam olsun.
Ben yakub değilim ki göz yaşım yusuf olsun.
Ben yusuf değilim ki yakub gibi babam olsun.
Ben süleyman değilim ki mührüm olsun.
Ben ibrahim değilim ki ateşim serin olsun.
KAPAT GÖZLERİNİ
KAPAT GÖZLERİNİ
Fırtına öncesi sessizlikteyiz
Her yer herkes sessiz
Şimdi sende gidiyorsun
Topla anıları
Tüm şarkıları
Ve gözlerin onları da kapat
Kuşları da al götür
Beni bırak bir tek
Kıyılarda üşüyen tek adam olarak
Kendi kendine mırıldanan kedi misali
Korkarak özleyen bir gariban gibi
Hadi git artık
Dokunma kanatma ağlatma
Hadi git
Tüm yaşadığımız anılar
Tüm sevgiler toplanıp gitsin
Hepsini toplasan ne çıkar ki
Sana duyulan bir sevgi
Aşk tadındaki bir resim gibi
Kargaşa yaşıyor bu dünya
Hüznün ateşi değmez bu ruha
Her insan kaybediyor da
Bir ben mi kalıyorum acaba
Al eline bir kalem bir de kağıt
Yaz bakalım ne yazabilirsen
Bir aşk yaz dayanabilirsen
Kağıtlara sığdırabilirsen gönlünü
Yada yansıtabilirsen suya bir ömrü
Ben uzaklardan geliyorum
Senin sesini çok uzaklardan duyuyorum
Seni çok uzaklardan görüyorum
Ben seni doğduğum günden beri arıyordum
Ama ben bir unutulmuşluktan geliyorum
Hadi kapat gözlerini bitsin bu sahne
Son bulsun bu film
Artık yaz kağıda
Bitti bu son şiirim..
ŞİKAYETÇİYİM HAKİM BEY
ŞİKAYETÇİYİM HAKİM BEY
Şikayetçiyim hakim bey
Çaldılar umutlarımı
Sakladılar güneşimi
Gözlerimin önünde kıydılar
İçimdeki çocuğa
Bunlar yoksa suç değil mi ?
Oluyor mu herkese
Bana sormadılar ki
İster misin ? diye
Hakim bey hemen istiyorum umutlarımı
Güneşimi ve içimdeki çocuğu
Ya verin bana bunları yada ben gidiyorum
Sahilde bekleyen umut adlı tekneyle
Issız bir adaya göçüyorum
Orada insan yok
Umut var hayat var ve benimle birlikte oynayacak
İçimdeki çocuk var
Siz katilsiniz hepiniz katil
Nasıl bir vicdan sizinki ben anlamadım
Hiç mi Allah’tan korkmadınız
Bana yaklaşmayın sizden değilim
Şikayetçiyim hakim bey
Kırın kalemi yada siz durun
Zahmet olmasın size bunu da ben hallederim
Oğlum ver bana tabancamı
Buyrun hakim bey bu hayattan istifa mektubum
Altında da imzam var
Şimdi çekilinde üstünüze kan sıçramasın
Son ricam bari beni
Umutlarımla , güneşimle ve içimdeki çocukla
Aynı yere gömün
Bari onlarla toprak altında yeni bir ülke kurayım
Şikayetçiyim hakim bey
Ne sizden ne başkasından
Size geldiğim için kendimden şikayetçiyim...
ESKİ MAHALLE
İstanbul'un eski mahallesi gibi,
Ne senin ne çocukları yok sesi,
Kaldırımlarım kadar eski yüreğim,
Senin ayak seslerine hasretim.
Sesler geliyor eski sokaklardan,
Senin adını haykıran çocuklardan,
Çıkmaz sokaklarım bile sana çıkıyor.
Sokak lambalarım gözlerine yanıyor.
Köşe başlarında sensizliğe ağlayan kediler,
Onlar bile sensizlikte beni terk ettiler.
gece mehtap bile uğramıyor buralara,
Bir kez olsun düşsün yolun sokaklarıma.
Ne senin ne çocukları yok sesi,
Kaldırımlarım kadar eski yüreğim,
Senin ayak seslerine hasretim.
Sesler geliyor eski sokaklardan,
Senin adını haykıran çocuklardan,
Çıkmaz sokaklarım bile sana çıkıyor.
Sokak lambalarım gözlerine yanıyor.
Köşe başlarında sensizliğe ağlayan kediler,
Onlar bile sensizlikte beni terk ettiler.
gece mehtap bile uğramıyor buralara,
Bir kez olsun düşsün yolun sokaklarıma.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)